KOBİLERDE İŞLETME TÜRÜ:
Kobi girişimcileri; genelde kısıtlı sermayeleri ile işletme kurma riskine girerler. Başlangıçta tek amacın sadece kar elde etmek olduğunu daha önce belirtmiştik.
İşletmelerin en önemli kuruluş nedeni; işletme biliminde de kar elde etmektir, bu doğrudur ancak günümüz işletmelerinin yönetimsel sistemlerinin bu kadar karışık, acımasız rekabetin çok fazla olduğu,yüksek maliyetli dış girdilerden dolayı,birim kar marjlarının her geçen gün minimize olduğu bu olumsuzluklara bir de küreselleşmenin getirdiği rekabet yükü eklendiği zaman,salt kar elde etmek yaklaşımıyla işletme kurmaya çalışmak tek başına yeterli değildir.
Otuz sene öncesine ait işletmelerde, geçerli bir kar marjı yakalamak mümkün iken, günümüzde bu işlem çok zor prosedürler zincirine ihtiyaç duymaktadır.
Günümüzde rekabet şartlarının her geçen gün ağırlaşmasından dolayı, işletmelerin kar marjlarının devamlı düştüğü bilinmektedir.
Bu açıdan şimdiki işletmelerde kar elde etmek için, detaysal çalışmalarda ihtiyaç oluşturan bir çok yönetimsel ve teknik bileşenin bir araya gelmesi gerekir.
Öncelikle hangi tür işletme yapısıyla girişime başlamalıyız?, altyapıyı oluşturacak yönetim organlarını ne tür işletme yapısı içinde yapılandırmalı ve geliştirmeliyiz? sorularına cevap bulmaya çalışmalıyız. Gerekirse bir uzman desteği almalıyız.
En basit anlamıyla; yönetimsel açıdan organizsyon geliştirmeye destek olmayan, sistem kurma organlarını oluşturma altyapısına müsait olmayan veya sermaye ve öz kaynaklarını takip etmeye yarayacak teknik bilgileri izleyebilecek bir kayıt sistemi yapmaya da yeterli olmayan, gerçek kişi veya adi ortaklık şeklinde örgütlenerek faaliyete başlamak, ciddi bir işletme kurma zihniyetinden uzak bir anlayışla iş kurma faaliyetine girişildiğinin göstergesidir
Bu yapıda bir şirket türü seçildiği zaman; bir takım yasal vergisel yükümlülükleri yerine getirmek amacıyla ve maliyeye kayıt yaptırma zorunluluğundan dolayı bir işletme kurulduğunu,bu şekilde bir örgütleme girişimi ile daha kuruluş aşamasın da hedefsiz,plansız geleceği düşünmeden davranıldığını hatırlatmak isteriz.
Böylesi bir anlayışla; yani sadece vergisel kaygılarla işletme altyapı ve kayıtları oluşturulduğu durumlarda ve bu bağlamda, özellikle sonraki dönemler içinde, işletmeler yapılan faaliyetlerin doğru ve gerçek sonuçlarını görme,takip etme ve yorumlama imkanlarından yoksun kalacaklardır.
İş hacminin küçük olduğu dönemlerde, faaliyet sonuçlarının gerçeği yansıtmaması çok dikkati çekmese de, iş hacmi büyüdükçe karışıklık ve karmaşıklık artacak, yanlış kararlar alınmasına neden olabilecek hatalı bilgi kirliliği sıkıntıları baş göstermeye başlayacaktır.
Her şeyden önce bir dış krediye ihtiyaç duyulduğunda, işletme performansının ölçülmesi zorlaşacak ve geçmişin düzeltilmesi de artık mümkün olmayacaktır. Belki de işletmeye sunulan düşük maliyetli bir kredi kullanabilme imkanından bile işletmenin mahrum kalması olasılığı ortaya çıkacaktır.
Oysa ki sermaye tüzel kişisi şeklinde bir işletme yapısıyla girişimciliğe başlamak ,işletme ilgilileri nezdinde bir sermaye şirketi olarak faaliyete başlandığı ayrıcalığı ve ciddiyeti sergileyecek olup,olumlu bir imaj yaratılmasına neden olacaktır.
Sermaye şirketi olmanın bir özelliği de sermayenin takip edilebilmesidir.Sadece sermayenin takip edilebilmesi bile kısıtlı olan sermayenin yükseltilmesi için çaba sarf edilmesine neden olacaktır.
Sermaye şirketleri; işletme organlarıyla iletişim kurma ve paylaşma kültürünün gelişmesine altyapı oluşturan bir yapıya ve organlara sahiptir.
Sermaye ise öz kaynağın önemli bir parçasıdır. Sermaye yükseltmeye gitmek; işletmenin borç olarak dış kaynak bulabilme yeteneğine sahip olduğunu veya faaliyetlerinden kazanç elde edebildiği anlamına gelir.
Kazanç elde edilmesi ise minimum maliyetlerle maksimum karlar edebilecek altyapıyı kurabilmeniz ile gerçekleşir.Bütünü görebilmek açısından profesyonel çalışmalara ihtiyaç olduğu gerçeğini yansıtır.
Diyelim İşletme faaliyeti kesintisiz devam ediyor ve fakat buna rağmen öz sermaye artmıyorsa,
Faaliyetlere hala yetersiz sermaye ile devam edilmek zorunda kalınıyorsa,faaliyetlerin verimsizliği söz konusudur. Yeterli mali ölçümleme yapılamıyor demektir.
Önceden böyle durumlara tedbir alabilmek için faaliyet kayıt ve işlemlerinin gerçeği yansıtacak şekilde işlemlere alınması gerekir. En baştan alt yapının yukarıda anlatmaya çalıştığımız şekilde oluşturulma zihniyetine sahip olunması gerekir. Aksi takdirde batık sermaye ile çalışıldığının farkına bile varılamaz.
Anlaşılabileceği gibi, sadece bir sermaye şirketi şeklinde örgütlenilmesi ve tek başına sermayenin takip edilebilmesi bile, henüz bir risk veya riskler gerçekleşmeden önce tedbir alınmasına neden olabilir.
Girişimcilerin sermayeleri yetersiz olsa dahi ,dikkate almaları gereken bu tür konuların farkında olmalarında , danışmalarında veya araştırmalarında büyük fayda vardır.
Yoksa oluşmuş zararların ölçülmesi için sonradan telaş içerisinde inceleme yaptırmanın, bir takım danışmanlara çalışmalar yaptırmanın ve bu aşamada aslında artık gereği olmayan maliyetlere katlanmanın önemli bir anlam taşımayacağı bellidir. Baştan temeli sağlam atmak gerekliliği malumdur.
Aslında kısaca anlatmaya çalıştığımız;
‘’Salt Kazanç hayali ile sağduyunuzu ve kontrolünüzü kaybetmeyin’’ gerçeğidir.
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız Denetçi. www.hergunlu.com