Bizim düşüncemize göre; ülkelerde ki bütün olumsuz gelişmeler, bilgiye dayalı akılcı yaklaşımlar gösterebilen halk yapısına sahip ülkeler tarafından daha kolay çözümlenir. Bilgiye dayalı akılcı çözümler üretilmesi sonrasında ise, benzeri olumsuzlukların tekrar baş gösterme eğilimine girmesi,
bu eğilimlerin henüz oluşmadan önce algılanması ve hemen karşı tedbir alınabilmesini daha kolay hale getirmektedir.
Ekonomik yaşam faaliyetleri içinde de, ekonomik bilgiye dayalı, akılcı toplumlar, daha bilinçli
üretici ve tüketici halk yapısının oluşmasına, bireylerin finansal ve ekonomik ürünleri daha fazla sorgulamasına, araştırmasına neden olan,“bilgi-kalite”döngüsünü beraberinde getirecektir.
Sonuçta; fayda kalitesi yüksek ürünlerin talep edilmesi, vazgeçilemeyen bir toplumsal davranış
haline gelecektir.
Sürekli daha iyi ve fayda kalitesi yüksek ekonomik ürünlere ulaşma bilincine sahip bilgi toplumları, farkında olmadan inovasyon (sürekli iyileştirme ve geliştirme) yapan bir halk haline gelebilecektir.
İnovasyon bilincine sahip iyi eğitimli toplumlarda, halkın bilinçli ekonomik tercihleri, özellikle; işletmelerde kurum kalite kültürünün yerleşmesine, toplam kalite politikalarının gelişmesine ve sürekliliğine yönlendirme katkısı oluşturacaktır. Ekonomik ve sanayi devrimini gerçekleştirmiş ülkeler de, bilgi-kalite döngüsü, sanayi gelişimine bağlı olarak çok yol almıştır. Soru; bizim gibi gelişmekte olan ülkeler de bu döngü nasıl yakalanacaktır?
Cevap ise yine bilginin elde edilmesi ve kullanılmasında yatmaktadır.
Bilindiği gibi, bilginin elde edilmesi için öncelikle okuryazar olmak nasıl şart ise, hayatın devam etmesi için gerekli olan finansal konularda karar almak ve faydalanmak için finansal bilgi ve verileri de iyi okumak ve anlamak zorundayız. Bunun için, finansal okuryazarlık konularını önemsemeli ve takip etmeliyiz.
Finansal okuryazarlığın çok fazla önemsendiği ABD, Kanada ve İngiltere de bu kavram çok farklı şekilde tanımlanmasına rağmen, en basit anlamayla; bir kimsenin finansal konularda karar alma, uygulama bilgi ve becerisine sahip olmasıdır.
Biz yine ilgili konuya, ekonominin itici gücü olan KOBİ’ler açısından baktığımızda; kurumsallaşma yönünde atım atmakta zorlanan, şirket çatısı altında faaliyetine devam eden fakat yönetimin ve alınan tüm kararların tek kişide toplandığı işletmelerde, finansal okur ve yazarlık daha da önemli hale gelmektedir. Çünkü genelde işletmelerin sahibi de olan, tek söz sahibi ilgili yöneticiler, önlerine gelen bilanço, gelir tablosu, fon ve nakit akım raporları gibi mali verileri, sadece muhasebesel bilgiler olarak algılayıp, önemsemez bir tavır içine girmektedirler. İlgili raporları analiz edecek yetkin analistlerle de ücretleri yüksek diyerek iletişime girmediklerinden, hem şahsi mal varlıkları ve hem de işletmeleri, büyük risk altına girmektedir.
Bu tür işletmelerde ki tek yöneticiler, tüm bu olumsuz yaklaşımlarına rağmen, finansal bilgiye sahip olma ve kullanma konusunda; çıkıştan sonra ki son dönemeç olan, finansal okuryazarlık konularını
da önemsemezler ise, ileride önemseyecek bir şeyleri kalmayacağını, bilgide dâhil olmak üzere her şeyin çok çabuk tüketildiği ve yerlerine hemen yenilerinin konulduğu günümüz ekonomilerinde, çok hızlı değişim ve gelişimler yaşandığından, sonradan istense de, geç edinilmiş finansal bilginin bir faydasının olmayacağını da belirtmekte fayda var.
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM- Bağımsız Denetçi
www.hergunlu.com
chergunlu@hergunlu.com