Son zamanlarda yaşanan döviz kurlarındaki ani yüksek dalgalanmalar, ekonominin zorlanmasına, toplumun bireyleri ve işletmelerin üzerinde finansal yüklerin artmasına neden olmuştur, olmaya da devam etmektedir.
İşletmeler, 2016 dönemi cirolarını tutturabilmek için daha fazla üretmek fakat daha ucuza satmak zorunda kaldılar. 2017 yılının yine bu göstergeler ışığında, bireylerin satın alma gücündeki düşüş nedeni ve uluslararası ticarette de bir daralma olacağı öngörüldüğüne göre; mal ve hizmet talebinde daralma olacağı ve ciro hedeflerinin bu yılda tutmayacağı şimdiden sinyallerini vermektedir.
Gelişmelerin işletmeler, özellikle de KOBİ’ lerimiz açısından daha fazla risk taşıdığı, çözüm gerektiren kararlara ihtiyaç duyulacağı kaçınılmaz bir sonuçtur.
Ülke ekonomik krizinden kaynaklanan bu türdeki borçlanma riski ile işletmelerin kâr marjlarının yüksek olduğu dönemlerde, elde âtıl kalan nakit değerlerin yatırımlara aktarılamadığı durumda ki risk arasında farklar olmasına rağmen, aslında her ikisi de işletme riskidir; her iki risk açısından da konu yine işletmenin iyi yönetilmesi noktasında düğümlenmektedir. Risklerden korunmanın başlangıcı; işletme sahip ve yöneticilerin sorumluluğunda olan ve olması gereken iç kontrol sisteminin oluşturulmasına bağladır.
Makul bir güvence verme özelliğine rağmen, iç kontrol sistemini kuran işletmeler; şirket varlıklarını koruma altına almış, muhasebe ve diğer faaliyetlerle ilgili bilgi ve raporların doğruluk ve güvenilirliğini sağlama anlamında yol almış olurlar.
İç kontrol yönetimi, sadece mali konular ile ilgili olmayıp, işletmenin tüm faaliyet alanlarında uygulanır. Öncelikle işletmenin tedarik, üretim, pazarlama, personel, muhasebe ve halkla ilişkiler gibi işletme fonksiyonlarını kapsamaktadır. Ayrıca işletme faaliyetlerinin etkinliğini arttırmak suretiyle işletme politikalarının uygulanmasına uygun ortamlar hazırlanmasına neden olur. İç kontrol sistemi ile mali raporların doğru ve güvenilir bilgilere ulaşılmasına temel oluşturan, işletme yöneticileri tarafından belirlenen hedeflere uygun tüm ölçü, yöntem ve hesap planlarının kurulmasını sağlar. Küçük işletme faaliyetlerinde de iç kontrol sistemine ihtiyaç vardır ve gereklidir. Maliyetleri amacını aşan iç kontrol yöntemleri kullanılmamasına dikkat edilmelidir.
Özetlersek; İç kontrol sistemi, işletmelerin varmak istediği hedeflere ulaşmasını sağlar ve bu yolda ortaya çıkan engel ve beklenmedik olayların önüne geçilmesine yardımcı olur.
Yönetim tarafından oluşturulan ve yönetimin sorumluğunda olan iç kontrol sistemi; etkin bir iç kontrol ortamıyla başlar. İç kontrol ortamı ise görev, yetki ve sorumluluklarının tespit edildiği organizasyon planlarının yapıldığı bir sistem dâhilinde belirlenir.
İç kontrol yapısının oluşturulması, işletmelerin iç dinamiklerinden de karşılanabildiği için ayrıca düşük maliyetlidir. Yeter ki işletme sahip ve yöneticileri, işletmenin kurulma aşamasında başlangıç noktasını oluşturan, ilk iki yönetim fonksiyonu olan planlama ve örgütlenme aşamasında, iç kontrol sistemi hakkında bilgi ve zihniyete sahip olsunlar.
Yapısı, iç kontrol sistemi ile başlayan ve paralel giden işletmelerin, kriz ortamlarında daha bilinçli hareket ettikleri ve risklerden daha kolay çıkabildikleri bilinen bir gerçektir. Önceden tedbir alabilme ve riskleri karşılayabilme yapılarına; kurdukları iç kontrol sistemleri ile sahip olabilmektedirler.
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-BAĞIMSIZ DENETÇİ
www.hergunlu.com
chergunlu@hergunlu.com