2017 yılının sonuna geldiğimiz bu günlerde, işletmeleri bekleyen tehlikelerden birisi de yüksek enflasyondan dolayı, bilançolarda çıkan gerçek dışı yüksek kârlardır.
Son aylarda bilançolarda çıkan fiktif yüksek kârlardan, gerçek enflasyonun, açıklanan enflasyon rakamlarından daha fazla olduğunu anlamak mümkündür.
İşletmelerimizde ise, her ay artan enflasyondan dolayı, bir önceki aylardan kalan işletme stokları daha düşük maliyetli olduklarından ve klasik muhasebe ilkelerine göre bu stoklar maliyet bedelleriyle değerlendirildiğinden, stok maliyetleri kayıtlarda gereğinden daha düşük görünmektedir.
Buna paralel olarak, duran varlıklara ait amortisman giderleri de tarihi maliyetlerle değerlendirildiğinden, gider yazılan amortismanlar da, olması gerekenden daha düşük bedellerle kayıtlanmaktadır. Doğal olarak, sonuçta olmayan faaliyet kârları meydana gelip, bilançolara yansımaktadır. Bu durum, bazı işletmeleri kayıt dışılığa itebilmektedir. Sonuç olarak, üretilen bilançolarda aşağıda açıklamaya çalıştığımız şekilde iki türlü hata içerme tehlikesi baş göstermektedir:
Birincisi; yüksek enflasyondan dolayı çıkan gerçek dışı kârlar, zaten bilançoları bu yönüyle bozmakta ve hemen sonucunda da çıkan bu fazla kârdan dolayı, haksız yere tahakkuk eden fazladan bir vergi oluşmaktadır.
İkincisi ise gerçeği yansıtmayan bu kâr; işletmede yedek akçe şeklinde bırakılarak, işletmenin öz sermayesini gereğinden fazla yüksek göstermektedir. Bu durum, işletmeyle ilgisi olan finans kuruluşlarını yanıltabilmekte, bazen işletmelere ödeme gücünün üzerinde kredi vermelerine neden olmaktadır. Böyle bir durum da işletme, fazla kullandığı krediyi ödeyememe riski ile karşı karşıya kalabilmektedir.
Şu an Türkiye’de açıklanan enflasyon rakamlarının üzerinde bir enflasyon olduğunu hemen herkes tahmin ettiğine göre; belli olgunluğa ulaşmış, gerçek raporlama ve denetim sistemlerini kurmuş olan bazı işletmeler proaktif olabilmekte, enflasyon muhasebesi dediğimiz raporlama standartlarına göre işlemlerini yapabildiklerinden, yıl bitmeden tedbirlerini alabilmektedirler. Yani oluşabilecek riske önceden karşılık verebilmektedirler.
Fakat finanslama zorluğu içinde olan birçok KOBİ, proaktif bir yapıya sahip olamadıklarından, fazla ve yersiz hesaplanan bu vergiyi, yasal zorunluluktan dolayı ödemek zorunda kalmakta, plansız bir finans yükü içine girmektedir. Ya da ülkemizin kanayan yarası olan kayıt dışı işlemlere yönelerek, gelirlerini gereğinden düşük gösterme telaşı içine girdiklerinden, araya gerçeği yansıtmayan evraklar sokmak yoluyla, oluşan kârı yılın son günlerinde aceleyle eritmeye çalışmaktadırlar. Daha sonraları ise, vergi denetim uzmanlarınca yapılan incelemelerde, son günlerde yapılan vergi azaltıcı bu faaliyetler reddedilmekte, durum vergisel açıdan düzelmekte ancak gerçeği yansıtmayan bilançolar aynen kalmaktadır. Bu bilançolar ulusal ekonomik verilere baz alınmakta ve istatistikî verilere dayanak olabilmektedir. Yani bu anlamda Türkiye’de muhasebe, sadece vergi hesaplaması için yapılma durumuna gelmiş görünmektedir.
Sonuç olarak, bu tehlikelerden korunmak için özellikle KOBİ’lerimizin, öncelikle proaktif olabilmeleri; yani tehlike ve olaylar gerçekleşmeden tedbir alabilme esneklik ve yeteneğine sahip olmaları gerekmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için de iki finansal olaya önem vermeleri gerekmektedir.
Öncelikle iyi bir iç kontrol sistemi kurmaları, sonrasında ise bilançolarını enflasyondan arındırmaları, gerçek kâr ve doğru bilgilere sahip, gerçek bilanço üretmeleri adına, enflasyon muhasebesi dediğimiz “KOBİ UFRS” sistemine hemen ve derhal geçmeleridir.
Cengiz HERGÜNLÜ
Bağımsız DENETÇİ-SMMM.
HERGÜNLÜ Serbest Muhasebecilik Mali Müşavirlik ve Denetim LTD. ŞTİ.
Ambarlı Mah. Balaban Cad.Çay Sok.Manolya Apt.No:25/12 Avcılar-İSTANBUL
Tel :0212 853 26 28
Faks :0212 853 24 19
E-Posta :info@hergunlu.com