Dünyanın bir bütün olduğu günümüzde, bilimsel verilerden yararlanmanın vakti gelmiştir.
Türkiye de birçok işletmede, faaliyet etkinliklerine bağlı olan finansal başarılarını, gerçeğe yakın bir şekilde ölçebileceklerini yöneticilerin göz ardı ettikleri, hatta bu değerler üzerinden yönetimdeki başarılarını dahi rakamlara dökebileceklerine ve kendi başarılarını bu yolla ölçüp önceden tedbir alacaklarına hiç kafa yormazlar.
Neden ise; işletmenin kuruluşundan itibaren bir bütün olarak finansal sonuçlara bakılmasını sağlayacak olan ‘’temel durum tablolarının’’ değersiz görülmesidir.Bu sonuca götüren yol; kayıtsal verilerin, vergi matrahına bağlı olarak işlemlere alınması isteğidir. Kısacası, vergi düşürmeye yönelik kayıtsal işlemlere meyilli olma arzusunun ön plana çıkmasıdır.
Bu durumda, işletmenin gerçek değerlerini ölçmenin imkânı bulunamaz. Bulunsa dahi oradan buradan toplanan verilerle tam bir gerçeğe ulaşılamaz. Sadece yılsonu sayımlarını doğru yaparak gerçek bir mali durum raporu çıkarmak da mümkün değildir.
Hep belirttiğimiz gibi, genelde KOBİ’türü işletmeler, iş hacmine bağlı olarak kontrolsüz bir şekilde büyüme eğilimine girdiğinde, büyüme hızları, yönetim tarafından merak edilmeye ve sorgulanmaya başlar; fakat doğru veri elde edecek doküman bulunmaz. Geçmiş dönemlerle ilgili karşılaştırma yapılacak doğru veri yoktur.
Örneğin işletmenin açığa sattığı ürünlerinden elde edilen nakit değerler, ortakların alacaklarında görünüp kasa ve banka ilişkisi buradan kurulur.Piyasalarda işletme bilançolarını bozan en önemli hata böyle başlar,daha sonrasında ortak alacakları işletme sermayesine eklenerek kapatılır,oysa işletmede öz sermaye artış kaynağı ortağın sermaye koyması değil,işletmenin iş hacminin genişlemesi nedeniyle kar artışından kaynaklanmıştır.Ne yazık ki vergi ödeme kaygısıyla bu saklanır.
Bu haliyle, bilançolarda dönen varlıkların içinde bulunan banka dışındaki tüm veriler, doğruyu yansıtmaz. Oysa literatürde, finans kurumlarından elde edilecek fon kaynaklarının, işletmenin sahip olduğu dönen varlıklarının gerçek değerleri ile çok yakın ilgisi vardır. Çünkü finans yöneticilerinin, kullanılacak olan fonların likit değerlere, dönen varlıklara ve sabit değer yatırımlarına ne oranda dağıtılacağından sorumlu olmak gibi bir görevleri vardır.
Örnek vermek gerekirse; İşletme sermayesi ihtiyacı etkinliğinin ölçülmesi, aynı zamanda da finans yönetiminin aldığı karar ve uygulamalarının başarısını ölçebilme konularından sadece birisidir. Böyle bir ölçüm yapabilmek için önce doğru bilgilerin oluşturduğu önceki yıl ile içinde bulunulan dönemin doğru verilerine ihtiyaç vardır. Birçok veriye ihtiyaç olmasına rağmen, biz birkaç tanesini ele alalım. Bunlar; doğru kaydedilmiş yılsonu stoku, satışların maliyeti ve bir önceki yıla ait stok devir hızı vb. bilgilerdir. İlgili verileri;
“Düzeltilmiş yıl sonu stoku –(Düzeltilmiş Satışların Maliyeti / Bir Önceki Yıl Stok Devir Hızı)” gibi basit bir formüle uyguladığımız da fark (+) ise, bu fark işletme sermayesi yönetimindeki etkinlik azalması nedeniyle stok artışını verir; yani, ihtiyaçtan fazla stoka yatırım yapılmış demektir. Farkın (-) oluşu ise finans yönetimi etkinlik artışının olumlu yolda olduğunu gösterir.
Artık dünyanın bir bütün olduğu günümüzde, bilimsel verilerden yararlanmanın vakti gelmiştir.Rekabetle başa çıkılması,doğru kararlar alınması, doğru ve gerçek verilerden geçer. Bilindiği gibi yanlış bilgi ve yanlış veri, hatalı kararlar almanıza ve ağır rekabet ortamında yok olup gitmenize neden olabilir.Daha az vergi ödemek adına işletmelerin geleceğini tehlikeye atmanın bir anlamı yoktur. Önemli olan yöneticilerinde başarılarını ölçebilecek,istikrarlı büyümeyi sağlayacak finansal altyapıyı kurabilmek kurumsallık adına atılabilecek en büyük adımdır.
Cengiz HERGÜNLÜ
Bağımsız DENETÇİ-SMMM
www.hergunlu.com