Küçük ve Orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ)’ler ülke ekonomisinin dinamik ve sürükleyici unsurlarını oluşturmaktadır.
Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99,5’ini oluşturan KOBİ’ler kayıtlı istihdamın yüzde 61’ini istihdam etmekle olup, ülkedeki katma değerin de yüzde 27.3’ünü yaratmaktadır. Buna rağmen KOBİ’lerin ülke kredi piyasasından elde ettiği kredi ihtiyacının karşılanma oranı genelde % 4’ün üstüne çıkamamış ve hatta her geçen gün daha da aşağıları düşmüştür.
Bu kapsamda baktığımızda; KOBİ’lerin karşılaştıkları sorunların en başında kredi kurum ve kuruluşlarından kullanmak zorunda kaldıkları finansman ihtiyaçları gelmektedir. Genelde uzun vadeli ve ucuz kredi bulmakta zorlanan KOBİ’lerin, büyük gelişmiş işletmelere göre,genelde kredi değerlilikleri düşüktür. Bu durumda, işletmenin ihtiyacı olan makine, tesis, araç, gereç ve benzeri türde ki demirbaşlarını kredi yoluyla borçlanarak satın alma yoluyla edinmek isteyen KOBİ’ler, kiralama yoluyla veya ikinci el, az kullanılmış ürünler şeklinde duran varlık yatırımları edinmeyi tercih etmelidirler. Bu tercih neticesinde, KOBİ’ler elde kalan nakit ve benzeri değerleriyle, ana faaliyet konusunu oluşturan, karlılığı artıracak ürün, stok veya mamuller tedarik etmeleri durumunda, bunların satış ve satın alma devir hızlarını artırma çabaları çerçevesinde de, işletmenin faaliyetini ve devamlılığını sürdürebilmelerine olanak tanımış olurlar.
Ayrıca kobiler; ileride olması muhtemel olan kur ve faiz artış risklerine karşı da korumasız kalmaktadır, Oysa gelişmiş ülkelerde; işletmeler, dayanak varlıklar dediğimiz ve önceden tahmin edilebilen bu ve benzeri türdeki muhtemel risklerin sigortası olarak kabul edilen türev ürünlerden yararlanabilmektedirler. Ülkemizde, türev ürünler piyasaları vardır fakat bu ürünlerin kullanımı sınırlı olmaktadır. Türev ürün piyasaları birçok amaca hizmet etmektedir. Öncelikle, dayanak varlıklara ilişkin vadeli işlemler, ileride gerçekleşebilecek belirsizliklerin sürekli fiyatlanması nedeniyle, piyasalarda şeffaf bilginin yayılmasına olanak tanır.
Örneğin, gelecek yıl içinde faizlerin yükseleceğini öngören bir yönetici faiz swapı anlaşmasına girebilir. Bu anlaşma ile ileride yükselen faizlerin, kurum bilançosunda yaratabileceği hasarları sınırlayacaktır. Bu türev ürün kullanımının en önemli faydalarından biridir.
Böyle finansal piyasa ürünlerinden üst seviyede yararlanabilmek için, ülkemizde finans piyasalarının biraz daha gelişmesi gerekmektedir. Bunun bir yolu da KOBİ’lerin sermaye piyasası kuruluna, hisse senetlerini arz etme yoluyla dahil olabilmelerinden geçmektedir. Bilinenin aksine, menkul kıymetler borsasına kote olmak, sadece büyük firmaların dahil olması yönünde bir anlayış tam anlamıyla doğru bir yaklaşım değil. En son yapılması gereken nihai bir konu olmayıp, sona gelmeden ve en uygun zamanda yapılması gereken bir faaliyettir diyebiliriz.
Bunun temel uygulamaları İMKB.Hisse Senetleri Piyasası’nda Ulusal Pazar,İkinci Ulusal Pazar ve Yeni ekonomik Pazarı olmak üzere,üç ana pazar faaliyet göstermektedir.Bu pazarların amacı, kaynak ihtiyacını karşılamada banka kredilerinden yüzde 3-4 oranında yararlanabilen, sadece özkaynak ile ömürlerini sürdürmeye çalışan KOBİ’lerin Hisse senetleri arz yoluyla, Sermaye Piyasasından kalıcı kaynak temin edebilmeleri için oluşturulmuşlardır.
Kosgeb bünyesinde hala ‘’Gelişen İşletmeler Pazarı KOBİ Destek’’proğramı kapsamında 500 BinTL’sına kadar aşağıdaki destekler sağlanmaktadır.
-Piyasa danışmanı danışmanlık hizmet bedeli desteği.
-Bağımsız denetim hizmet bedeli desteği,
-Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)kurul kaydına alma ücreti,
-Merkezi kayıt kuruluşu masrafı,
-Hukukçu raporu masrafı,
-Aracı kuruluşa ödenecek aracılık komisyonu destekleridir.
Böylelikle halka açılan ve hisse senetleri borsada işlem gören KOBİ’ler için aşağıdaki faydalarısöylemek mümkün olmaktadır:
-Kobilerin, hisse senetleri arz yoluyla kalıcı kaynak ihtiyaçlarının karşılanması.
-Halka açılmak suretiyle, borsada işlem gören şirketler, ortaklarınakendi hisse senetleri için bir piyasa yaratmış olurlar.
-Halka açık şirketlerin mali kayıtları denetimden geçtiği için, istikrarlı ve güven verici bir görünüm sergilerler ve piyasada daha fazla itibar görürler.
-Halka açık şirket olmaları nedeniyle kamuyu aydınlatma yükümlülükleri oluşacağı için daha şeffaf hale gelirler ve basında daha fazla yer alırlar.
-KOBİ’lerin nerdeyse tamamına yakını aile şirketi olduğu için, şirketin halka açık hale gelmesiyle, mülkiyet ve yönetimin ayrılmasına, profesyonel bir yönetim anlayışına sahip olmasına ve bu bağlamda Kurumsal Yönetimin altyapılarının oluşmasına neden olurlar.
Faydalı olması dileğiyle…
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM - Bağımsız DENETÇİ
chergunlu@hergunlu.com
www.hergunlu.com.