1985 yılından itibaren bağımlı olarak görev aldığım veya dışarıdan danışmanlık yaptığım orta ölçekli veya orta üst firmalarda gördüğüm sıkıntı, işletmede karar alma süreçlerinin, anlık güncel gelişmelere göre değişmesidir.
Örneğin :Kozmetik üretimi yapan, isim yapmış bir işletmenin, on dakika önce gelen, ödemesi peşin alınmış bir siparişe göre, devam eden diğer üretimi durdurup, yerine yeni gelen siparişin üretimine tekrar baştan başlaması sonucunda ;hesaplanmayan boşa geçen zaman kayıplarının oluştuğunu, verimliliğin düşmesine neden olduğunu anlatmak tam bir ay sürmüştü.
Teknolojinin durdurulamaz gelişimine rağmen, bilgi teknolojilerine yatırım yapmanın gereksizliğini belirten ve boşa para harcama olarak gören bu türdeki işletme yönetimlerinin, sonuçta değişime ayak uydurmak eğilimine girdiklerinde çoğu zaman iş işten geçmektedir. Ne yazık ki, işletme de konkordato ilan edilmek zorunda kalınmıştır.
Bu türdeki yönetimlerin algılayamadığı ,risk ve getiri arasında aynı yönde bir ilişkinin bulunduğudur. Gerçekleştirilecek projeler ne kadar ileriye dönük, uluslararası pazarlara açık ve üstün teknolojiye sahipse risk o derece yüksek fakat işletmenin devamlılığının da o derece yüksek olabildiğidir.
Muhakkak bilgisayar teknolojilerine pahalı yatırımlar yapmanın riski vardır, çünkü yapılan her yatırım aslında alınan bir risktir, fakat her 1 TL’lik yatırımın karşılığında kazanılan getirinin hesaplaması iyi yapıldığı zaman, riskin alınıp alınmayacağına da karar verilebilir.
Tabii ki, elde edilen fayda amacını aşan bir maliyet oluşturmamalıdır. Finans biliminde fayda maliyet döngüsü dediğimiz bu ve benzeri türdeki işlemlerin doğru hesaplanabilmesi, zamanında karar verilip pozisyon alınabilmesi bağlamında, bilgi teknolojilerine yatırım yapmanın gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Netice itibariyle, anlık alınan kararların riskinin de belirsiz olduğu sonucuna varılır.
Özellikle sabit sermaye yatırımı yapmak aslında planlama ve sermaye bütçelemesi yapılması anlamını taşımaktadır. Enflasyonun yüksek olduğu belirsizlik dönemlerinde kısa vadeli yatırımlar yapmak genelde olması gereken bir durumdur. Ekonomik göstergelerin normal olduğu dönemlerde yapılan yatırımların uzun vadeli olması durumu vardır. Uzun dönemli yatırımlarda önemli olan, optimum yatırım düzeyini belirlemektir.
Optimum bir yatırımda getiri oranının maksimum, risk oranının ise minimum olması istenen bir durumdur.
Girişimcilerin bir bölümü de, ülkemizde yatırım etütlerini, bankalardan kredi almak ya da teşvik tedbirlerinden yararlanmak için hazırlatmaktadırlar. Bazı girişimciler de, tesisin kurulmasının önemli olduğunu; bu nedenle finansman olanağının bulunması halinde, kararının sağlıklı olduğu konusunda kendisini kanıtlamak için yeni yatırımlara girişmektedirler.
Bu şekliyle irdelenmeden alınan yatırım kararları, yalnız finansman riskini artırıp, gelecekteki başarılarını olumsuz etkileyebilmekle kalmayıp, ulusal ekonomi açısından da önemli sonuçlar doğurmaktadır.
Faydalı olması dileğiyle
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız DENETÇİ
info@hergunlu.com
www.hergunlu.com