İktisat kuramı içerisinde, son dönemlerde uzun vadeli iktisadi büyüme ve gelişme sürecinde, kurumların öneminin anlaşılması değer kazanmıştır.
Sadece daha fazla miktarda toprak, emek, fiziki ve beşeri sermaye gibi girdiler ile bu girdilerin daha verimli bir biçimde kullanılmasını sağlayan teknolojik ilerlemeler, iktisadi gelişmenin salt temel nedenleri arasında görülmüyor.
İktisadi büyümenin önemli yakınsal nedeni; girdilerin miktarı ile verimliliğindeki atışlar ile iktisadi büyümenin yer aldığı toplumsal ve içinde bulunduğu siyasal ortam olan nihai nedenler de iktisadi gelişme açısından daha önemli görülmektedir.
Bu gün ülkeler arasındaki kişi başına verimlilik ve gelir düzeyleri arasındaki farklılıkları açıklarken dikkate alınması gereken en önemli değişkenin, bir ülkedeki kurumların niteliği ve kalitesi olduğunun kabul edildiğini, bu bağlamda kurumların güçlü olduğu ülkelerde, fiziki ve beşeri sermaye birikiminin daha hızlı arttığını ve var olan sermaye ile bilgi ve beceri birikiminin de daha verimli kullanıldığı malumdur.
Başka bir deyişle, kurumları güçlü ve kaliteli olduğu ülkeler fiziki ve beşeri sermayelerini daha hızlı artırabildikleri gibi, var olan fiziki ve beşeri sermayelerini de daha verimli kullanabiliyorlar, aynı miktarda fiziki ve beşeri sermaye ile daha fazla üretim gerçekleştirebiliyorlar.
Gelişmiş olan ülkelerde ki bu görünümlere göre gelişmekte olan ülkelerde, özellikle bizim ülkemizde iktisadi büyümeye katkı sağlayan işletme kurumlarımızda ki durumlara bir bakalım.
Özellikle devletin yargı kurumlarının ya da banka kredisi kanallarının iyi çalışmadığı ortamlarda, aynı işlevleri topluluk bağlarına göre faaliyet gösteren işletmeler yerine getiriyor. Örneğin akrabalık ilişkilerine, etnik ya da dini bağlara dayanan ilişkiler sonucunda tarikat ağları önemli bir yer tutuyor.
Başlangıçta bu tür kurumlar üyeleri arasında bilgi akışını artırarak ve karşılıklı güveni güçlendirerek önemli hizmetler sunuyorlar, iktisadi faaliyetleri destekliyorlar ve bu nedenle de yaygınlık kazanabiliyorlar.
Ancak ekonomi geliştikçe ve karmaşıklaştıkça, akrabalık ilişkilerine, etnik ya da dini bağlara dayalı ağların sınırları öne çıkmaya, diğer kesimleri dışlayıcı, iktisadi faaliyetlerin daha fazla gelişmesini engelleyici özellikleri ağır basmaya başlıyor. İşler karmaşık hale gelmeye başlayınca, alışılagelmiş geleneksel yaklaşımlar ile karar almak ve planlama yapmak zorlaşıyor. Karışık hale gelen işlerin altından kalkmaya çağdaş ve güncel bilgi düzeyleri yetmeyebiliyor.
Genellikle, uzun dönemli planlamayı gerektiren sermaye (maddi duran varlık) yatırımlarında, sakıngan davranmaları sonucunda, firmanın üretimini kısıtlayarak başarısızlığa uğrayabiliyorlar.
Zamanlama hataları yapılabiliyor, kapasitesinin üzerinde bir taleple karşılaştıklarında, yani ani bir talep artışı sonucunda, üretimi artırmak için, yeni maddi duran varlık yatırımları uzun zaman aldığından, bu süre içinde talep başka firmalara kayabiliyor ve önemli gelir kayıplarına uğrayabiliyorlar.
Ne yazık ki bu türdeki enformel firmaların, ülke iktisadi büyüme ve gelişmesine önemli katkı sağlamak yerine, bir de zaman zaman ekonomiye yük oluşturabiliyorlar.
Faydalı olması dileğiyle
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız DENETÇİ
info@hergunlu.com
www.hergunlu.com