İşletmelerde; olağan üstü durumların olmadığı kabul edilen dönemlerde, finansal planlama yapıldığında, genelde spot olarak, yüzde 10 oranında, bütçelere ‘beklenmeyen giderler’ karşılığı bir rakam ilave edilir.
Fakat bu tutarın, ne tür bir gider veya giderlere ait olduğu ismen hiç belli olmaz. Aslında amaç; bütçe kalemlerinde oluşan farkların bu tutarla karşılanmasından, kapatılmasından başka bir şey değildir.
Planlama yapmanın amacının; farkların oluşturduğu risklerden kaçınmak için değil, hangi risklerin alınacağına, hangi risklerin alınmayacağına ait süreçlerin bu günden tespit edilmesidir.Finansal planlamadan beklenen, gelecekteki nakit açık ve fazlalıklarına önceden çözüm aramaktır.
Ülkemizde, genelde, finansal bütçelerde oluşan olumsuz farklar, büyük çoğunlukla büyüyen enflasyon tutarları ve dövize bağlı kur artışındaki değişimlerden kaynaklanmaktadır.
Enflasyonun yaratığı tahribatların, plan ve projelerde, halâ doğru şekilde bütçelenemediği göz önüne alındığında,Dünya'da ve ülkemizde, etkileri hissedilen korona virüs salgını neticesinde, ekonomilerin durgunluğa girdiği bu günlerde, planlama yapmak daha da zor hale gelecektir.
Bu zorluklarla birlikte,Korona virüs salgınından dolayı bazı gelişmiş ülkelerin eksi büyüme rakamları açıkladığını, ülkemiz ekonomisinin ise, 2020 yılında yüzde beş büyüyeceği yönünde açıklamaların yapıldığı yönündeki gelişmeleri ise,işletme yöneticilerinin gerçekçi bir şekilde yorumlayarak dikkate almasını, zaten fazlasıyla bozulmuş olan, özellikle, nakit bütçelerinin, doğru bir şekilde planlanarak yapılmasını öneririz.
Ayrıca özel finansal sorunlar, işletmelerin hayatında çok sık karşılaşmadıkları sorunlardır. Bu sorunlara örnek olarak, bir işletmenin başka bir işletme ile birleşmesi, bir işletmenin tamamının veya bir kısmının satılması, işletmenin halka açılması, tasfiyesi ,konkordato ilan etmesi gibi sorunlara ilave olarak.bundan böyle deprem, yangın, sel basması ve salgın hastalıklar gibi olağan üstü sorunları da beklenmeyen giderlere dahil edilmesi gerekir,Bu tür beklenmeyen giderlere her dönemde karşılıklar ayırarak, dönen, duran varlık yatırımlarımız ile sermaye bütçelemelerimizi planlamamız gerekebilir.
Nasıl ki, finansmanla ilgili köklü değişiklikler,1930 dünya ekonomik bunalımından sonra gerçekleştiyse ve bu dönemde artan işletme başarısızlıkları nedeniyle, iflas, yeniden örgütlenme, işletme varlıklarının nakde dönüştürülmesi gibi konular gündeme geldiğine ve bütün finansal gelişmeler bunun üzerine inşa edildiyse. dünyayı etkisi altına alan ve bir kırılma noktası oluşturan korona virüs sebebiyle meydana gelen ekonomik durgunluk ve gelişmeler sonucunda, teknolojinin de önemli katkısıyla, tüm dünya ülkelerini birbirine bağlayacak yeni bir takım finansal yöntemlerin gelişmesi ve kullanılması olasıdır.
Bu sefer beklenmeyen giderleri, formalite olarak, bütçe açıklarını kapatmak amacıyla kullanmaktan ziyade, daha detaylı alt kodlamalar yapmanın yöntemlerini aramalı, dünyada oluşabilme ihitmali yüksek olan, yeni,farklı,önemli teknik finansal gelişmelere hazır olmanın ise beklenen bir durum olacağı kaçınılmaz gibi görünüyor.
Faydalı olması dileğiyle