Süreklilik kavramı; birçok konuda kullanılmasına rağmen, özellikle iş hayatında kullanılan bir ifadedir. İşletmelerde devamlılığı sürdürebilmek için, daha çok, risklere karşı proaktif olmanın önemini vurgulamak amacıyla kullanılan bir eylemi ifade eder.
Devamlılığı sağlayabilmenin, geleceğe ilişkin belirsizliklere karşı esnek politikalar, stratejiler, planlar geliştirebilen firmaların ifade edilmesi, kurumsal olabilme çabalarının bir göstergesi olarak kabul edilen bir durumu gösterir.
İşletmelerin, finansal anlamda, yasal olan denetimlerde dahil olmak üzere, finansal denetimlerinin yapılabilmesinde öncelikli olan konu, ‘işletmenin hayatını sürdürebilmesini engelleyen göstergeler var mıdır’ sorusunun cevabıdır. Veya işletme yönetiminde buna benzer ‘şüphe göstergeleri görünüyor mudur’?
Eğer işletmenin devamlılığı tehlikede ise, denetim yapmanın bir anlamı bulunmaz. Böyle bir durumda iflas, konkordato, tasfiye, başka bir işletmeye devrolunma veya işletmenin satılması gibi konuların incelenmesi gerekecektir.
Tüm Dünya’da ve ülkemizde Korona virüs salgını yaşadığımız bu günlerde, işletmeler açısından öncelikli konu ‘işletmenin devamlılığı’ veya halk diliyle ‘ayakta kalabilmenin’ yollarını bulabilmekten geçmektedir.
Korona virüs salgınından olumsuz etkilenen, örneğin küçük işletmeler veya seyahat, eğlence, konaklama ve havacılık veya diğer işletme alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin, işletmenin sürekliliği ile ilgili konuları değerlendirmesi gerekir.
İşletmenin, varlığını devam ettirebilmesi konusunda önemli bir belirsizlik olup olmadığını tespit etmek için, bazı olası ‘dayanıklılık analizleri’ de yapmayı düşünmeleri gerekir.
Örneğin, yönetimin işletmenin sürekliliği konusundaki değerlendirmesi aşağıdaki hususları içermesi gerekebilir:
-Belirlenen risk faktörleri ve olası farklı sonuçlar göz önünde bulundurularak, tahminlerin uygun şekilde tekrardan güncellenmesi.
-Projelendirilmiş sözleşmelerin farklı senaryolara uyumluluğunun incelenmesi.
-Gelecekte atılacak adımlar için yönetimin planlarının değişimi.
Korona virüs, 31 Ocak 2020 tarihi itibariyle sona eren raporlama dönemi için düzeltme gerektiren bir husustur. Fakat, bundan önce 31 Aralık 2019 itibariyle bütün mali tabloların düzeltilmesi ve gerçek resmin görünmesi sağlanmalıdır.
Şirketlerin; işletmenin sürekliliği hususuna ek olarak, aşağıdakiler gibi yargı ve tahmin belirsizliğine bağlı olan tüm hesap alanlarını incelemeleri gerekecektir:
-31.12.2019 düzeltilmiş gerçeği yansıtan muhasebe tahminleri
-Gerçeğe uygun değer ölçümleri
-Şirket varlıklarının değer kaybetmesi
-Beklenen kredi kaybı değerlendirmeleri
-Finansal riskten korunma muhasebesinin yapılması gerekir.
İşletme yönetimlerinin aldıkları yatırım kararları ile finansman kararlarının toplamına yönetim dersek, yatırım kararları işletmenin iş yapma riskini, finansal kararlar ise işletmenin finansal riskini doğurur. İş yapma riski ile finansal riskin, işletme toplam riskini oluşturduğu söylenebilir.
Korona virüs salgınının tüm ticaret hayatını etkilediği bu ortamda, yeni yatırım kararları pek alınamadığına göre, işletmeleri etkileyen en önemli risk, daha önceki alınmış finansal kararların tekrar gözden geçirilip, yeniden alınması gereken finansal kararların oluşturabileceği risklerin, gelecekteki etkisini ölçebilmek için, resmin bütününü görebilme anlamında açıklamaya çalıştığımızda, ‘dayanıklılık analizleri’ yaptırılması bir zorunluluk gibi düşünülmelidir.
Korona virüs salgınının tüm etkileri geçtikten sonra, ülkemiz ve işletmelerimiz açısından şeffaflık, gerçek ve doğru bilginin talep edilen bir ihtiyaç ve gereklilik haline gelmesi oldukça muhtemeldir. Böyle olduğu takdirde, bütün ülke ve halkını etkileyen olağanüstü durumlarda, gerçek birlik beraberlik ve tek vücut halinde hareket edebilmemiz, toplum olarak birbirimize güvenmemiz, zorlukları daha kolay aşmamız mümkün olabilecektir.
Bu bağlamda; işletmelerimize ait finansal raporların, şimdiden, belirlenen ihtiyaç ve gereklilikle yapılmaya çalışılması en doğrusu gibi görünüyor.
Faydalı olması dileğiyle