Geri kalmış ekonomiler işleri tamamen piyasaya bırakırlarsa kalkınamazlar.
Toplumda ki bireylerin geleneksel yapıları ekonomik kuralların uyarlanmasında önemli rol oynar. Türkiye de toplum yapısına baktığımızda; üretim ve ticarete dayalı kalkınma yapılarını sadece maddi anlamda gelire ve kazanca odaklı yöntemlerle uygulamanın zor olduğu görünmektedir.
Ekonomideki geri kalmışlığın üstesinden gelmek için üretim becerilerini artırma anlamında ülke toplum yapısınıda dikkate alarak uygulamaların hazırlanması gerekir.
Kalkınmacı gelenekle, ekonomik yönden geri kalmış ülkelerin ekonomilerini geliştirmelerine ve daha ileri ekonomilere yetişmelerine yardım etmeye odaklanmalıdır. Bu geleneğe ait ekonomik kalkınma, petrol veya elmas bulmak gibi beklenmedik bir kaynakla gerçekleşebilecek bir gelir artırma meselesi değildir. Daha sofistike üretim becerileri yani; yeni teknolojiler ve organizasyonlar kullanarak ve geliştirerek üretme becerileri edinme meselesidir.
Genç sanayicilerin ve girişimcilerin ülkenin ‘’geleneksel’’ yapısını bozmayacak şekilde korunması ve desteklenmesi, gelenek ekonomisi içinde bir ekonomide, üretim becerilerine yapılan yatırımların tamamlanması için önemlidir. Ticaretin korunması, sadece, bir ülkedeki şirketlerin, içinde verimliliklerini artırabilecekleri alanı yaratmaları değildir. Gerçek verimlilik artışı için eğitim ve AR-GE’ye bilinçli yatırım yapılması gerekir.
Görünenden çok daha fazla kalkınmacı geleneği değerlendirmek için kolay anlaşılır ve kapsayıcı bir teorinin olması gerekir, böyle bir teorinin olmaması, kalkınmacı geleneğin önemli bir zayıflığıdır. Gelişmekte olan ülkelerin bu türde teoriler hazırlamaları ve sunmalarının gerekliliği vardır.
Çok önemli dikkate alınması gereken nokta, bazı sanayilerin başka sanayilerle, özellikle yoğun bağları ve ya bağlantıları olduğuna, yani çok sayıda sanayiden alış ve satış yapıldığına göre, eğer devlet bu sanayileri tespit eder ve bilinçli olarak desteklerse, örneğin; çelik veya demir sanayisi vb. gibi. O zaman, ekonomi piyasaya bırakıldığı zamandan daha dinamik bir şekilde büyüyebilecektir.
Böyle bir geleneksel ekonomiyi desteklemek yüksek teknoloji imalat sanayileri gibi bazı ekonomik faaliyetlerin, ülkelerin üretim becerilerini geliştirmede diğerlerinden daha iyi olduğunu savunmak anlamına gelmemektedir.
En önemlisi, geleneksel yapı altında, ticari faaliyette bulunan işletmelereve kişilere ihtiyaç duyulduğu anda,gerekli destek ve yardımlar tespit edilip,politik ayırım gözetmeksizin, geleneklerimize uygun eşit şekilde dağıtılırsa,ekonomik kalkınma da başarı sansı daha fazla artacaktır. Türk halkının geleneksel yapısına uymayan ve bocalamasına neden olan, vahşi serbest piyasa kurallarına ait ekonomik uygulamaların yükü bu şekilde hafifleyebilecektir kanaatindeyim.
Faydalı olması dileğiyle
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız DENETÇİ.