Son yıllarda, sadece üretim artışlarına odaklanan bir iktisadi büyüme anlayışının çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin göz ardı edilmesine neden olduğu kabul edilen bir konu haline gelmiştir.
.
Günümüzde yaşanan ve büyük bir sağlık felaketine dönüşen Kovit 19 virüsünün, aslında bir çevre felaketi sonucu oluştuğu da dünyaca kabul edilmiştir
İktisadi büyümeyi ise kısaca; bir yandan teknolojik gelişmelerin kullanımları yoluyla, öte yandan sürekli yatırımların artışı sayesinde, kişi başına fiziki sermayenin ve eğitim düzeylerinde sağlanan artışlar sonucunda yüksek verimlilik artışlarının gerçekleşebildiği durum şeklinde açıkladığımızda, bu tanımdan asıl anlaşılması gerekenin, birim girdiler sonucu elde edilen verimin yüksek olması gerekliliğidir.
Son zamanlarda ekonomilerin gelişimini değerlendirirken kişi başına gelir dışında kullanılmaya başlanan ölçüt ise ‘insani gelişme’ endeksidir. Bir ekonominin gelişmiş ekonomi sayılabilmesi için gelir ölçütleri yanında ayrıca daha iyi yaşam kalitesi, hukukun üstünlüğü, yolsuzluk algısı ve cinsiyetler arasında fark gözetilmesi gibi benzeri uygulama farklarının giderilmesi de gerekmektedir.
Yani ekonomilerin başarılarını değerlendirirken üretim ve gelirin yanı sıra İnsanların refahını, yaşam kalitesini, gelir bölüşümünü, sağlığı, eğitimi ve değişen çevre koşularını da dikkate almak gerekiyor.
Gelir artışları eşitsiz bölüşülüyorsa veya insanların sağlığı giderek bozuluyorsa, ya da artan üretim çevreye giderek daha fazla zarar veriyorsa, kişi başına gelir artarken kişi başına ve toplumsal refahın azalabileceğini de kabul etmek gerekiyor.
Ancak iktisadi büyüme olmadan iktisadi gelişme sağlamak mümkün değildir, bir başka deyişle toplam üretim ve gelir artmadan yaşam kalitesini artırmak, sağlık ve eğitimde iyileştirme sağlamanın çok zor olduğudur. Önemli olanın tek başına büyüme rakamlarına bakmanın yeterli olmadığı, insani gelişmeyi de dikkate olarak bütünü görebilmenin ekonomileri başarıya götürdüğünün dikkate alınmasıdır. Bu arada Türkiye, GSYH büyüklüğüne göre tek başına geliri dikkate aldığımızda, dünyanın en büyük yirmi ekonomisinden biri konumundadır.
Bu konuma rağmen ‘Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Analiz Bölümü’ (UNDESA)’nün açıkladığı 2018 raporuna göre ise, ekonomik kırılganlık açısından, yüz kırk beş ülke arasında birinci konumunda olduğumuz gibi bir risk ülkesi durumundayız.
Bir ekonominin gelişmesi için kurumların önemini bildiğimize göre ve gelişmiş ülkelerin kalkınmalarını sahip oldukları kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirdikleri gerçeğinden hareketle, bir ülkenin en önemli kurumları arasında olan devletin, yani siyasi otoritenin aldıkları kararların, uygulama ve açıklamalarının ekonomi üzerindeki yönlendirici etkilerinin, kırılganlığın üzerindeki yapısal özelliği dikkate değer bir konu durumuna gelmektedir.
Önemli bir kriz aşamasında olduğumuz bu günlerde, enflasyonun gerçek değerinin devlet otoriteleri tarafından doğru ve gerçek biçimde açıklanması gerekliliği kırılganlık açısından enflasyon maliyetini belirler. Eğer bir ülkede, enflasyon oranının ne olacağı tam olarak tahmin edilebilirse ya da enflasyon tahmin edilen oranda gerçekleşirse, enflasyondan korunmak için gereken önlemler daha rahat alınır.
Aksi takdirde gelişmekte olan ekonomiler kategorisindeki ülkelerde var olan enflasyon, yapısal bozukluk ve darboğaz sıkıntıları hiç gündemden düşemez ve ekonomik kırılganlığa verilen bir katkıya dönüşür.
Mikro anlamda alınacak ticari kararlar anlamındaysa, ekonomik geleceğinin planlanması ve bütçelenmesinde , devlet kurum ve yetkililerin ekonomiksel anlamda politika ve verilerine, oluşabilecek reçete dökümlerine ,çok öncesinden azami dikkat ve hassasiyet göstererek stratejiler belirlenmesinde yarar var.
TÜRKİYE’NİN KÜRESEL SİSTEMDEKİ YERİ
Endeks 2018 Yayınlayan Kuruluş
İnsani gelişme endeksi 64/189 BM Kalkınma Proğramı (UNDP)
Daha iyi yaşam endeksi 35/38 OECD
Hukukun üstünlüğü 101/113 Dünya Adalet PROJESi (JWP)
Yargı bağımsızlığı 111/140 Dünya Ekonomik Forumu (WEF)
Yolsuzluk algı endeksi 178/100 Uluslararası Şeffaflık örgütü
Küresel cinsiyet uçurumu endeksi 130/144 Dünya Ekonomik Forumu (WEF)
Ekonomik kırılganlık endeksi 1/145 BM Kalkınma ve Analiz Bölümü (UNDESA)
Dünya rekabet sıralaması 61/140 Dünya Ekonomik Forumu
İş yapma kolaylığı endeksi 43/190 Dünya Bankası (World Bank)
Açık Pazar endeksi 53/75 Uluslararası Ticaret odası (ICC)
Bilgi ve iletişim teknolojileri gelişmişlik endeksi 70/167 BM Uluslararası Telekominikasyon Birliği
Bütçe şeffaflığı endeksi 58/102 Bütçe Politika Öncelikleri Merkezi (IBF)
Bölü (/) işaretinin sağındaki rakam araştırma yapılan ülke sayısını, solundaki rakam ise Türkiye’nin bulunduğu sırayı göstermektedir.
Cengiz HERGÜNLÜ
SMMM-Bağımsız DENETÇİ