Geleceğin belirsizliklerle dolu olduğu ve geleceğin tahmin edilme zorluğunun günümüzde de geçerli olduğu herkesçe malumdur. Kamunun aldığı kararların, siyasi tedirginliklere gebe olması sonucu belirsizlikler ve endişeler daha artmakta. Piyasaları etkilemesi bakımından mikro anlamda, kişilerin ve firmaların kendilerini mümkün oldukça nasıl daha iyi yaşamsal hale getireceğini belirlemek için harcadıkları çaba, yine geleceğin belirsizlikleri konusunda, bazen yeterli sonuçlar verememektedir. Öngörülerimizde, bilgi ve bilimin ne kadar kullanıldığının sonuca etkisi bakımından önemini belirtmemiz gerekir.
Yatırımlar anlamında baktığımızda, alınan risklerin kalkınmayı ve refahı arttırdığı, bunun sonucunda alıcıların ve satıcıların belli bir piyasada, piyasalarda buluşması neticesinde fiyatlar oluşmakta, fiyatın tespiti bakımından ayrıca toplumsal davranış biçimleri, kamusal mal ve hizmetlerin nitelik-niceliklerini ortaya çıkarmaktadır. Ticari anlamda ki bu gelişmeler ile yaşamsal faaliyetlerin tamamı, aslında riskin alınabilmesiyle ilgilidir. Yaşamımızın her alanı risklerle doludur.
Siyasi görüş ayrımcılığı ile korunan ve kollanan sektörler, bu korunma nedeniyle gerçekte doğal olmayan yollarla faaliyetini yürütmeye çalıştıklarından dirençleri düşmekte, sağlamlıklarını ve geleceklerini tehlikeye atmaktadırlar. Risk almamanın verdiği rahatlık ile ve sırtlarının siyasi güce dayaması sonucunda yanlış kararlar alınmakta, kendilerine ve topluma zarar verebilmektedirler.
Küçük gelen kabuğuna sığmadığı için yeni kabuk bulmak zorunda kalan deniz salyangozu, çabalayarak küçük gelen kabuğundan çıktığında, daha geniş alan bulduğu yeni kabuğunda hayatını sürdürebilme yeteneğine sahip olabiliyor. Şayet onu, eski kabuğuna sığmadığı için, yardım etme amaçlı olarak, elimizle kabuğundan çıkartırsak, yeni ve daha geniş olan kabuğuna girdiğinde yaşayamıyor. Çünkü yeni, büyük ve geniş kabuğuna girmesi için yapılan yardım sonucu direnci düşmüş, yeni bir hayata devam etme kabiliyetini yitirmiştir, sonuçta salyangoz ölmüştür.(Deneylerle kanıtlanmış bir olay)
Doğal olmayan olaylar iyi sonuç vermezler.
Risk almak önemli doğal olaylardan biridir. Doğanın aktifliği ve değişimleri karşısında etken olmak, genelde risklere karşı hazırlıklı olmak için önceden tedbir almakla ilgilidir.
Riskin doğası, bilimle bütünleştiğinde akılcılık gelişiyor, tercihlerin belirlenmesinde bilimin ve girişimciliğin öncülüğünde ekonomik gelişmeye önemli katkılar yapıyor, yaşam kalitesinin artmasına öncülük ediyor.
Risk; geçmişin ışığında, bilim ve akıl ile birleştiğinde, gelecekte olabilecekleri tanımlayabilme, değişik alternatifler arasından seçim yapabilme, tercih yapabilme sanatının gelişmesi sonucunda, çağdaş toplumların ana yapılarından birini oluşturuyor.
Risk akıl, akılcı bilimle birleştiğinde, geleceğin bugünün hizmetine nasıl sokulacağını, riskin nasıl alınabileceğini, nasıl ölçüleceğini konumlandıran bir bilgi ve tecrübe manzumesine dönüşüyor.
Risk almak, insanın doğasına da uygundur. Riske hâkimiyet kavramı, geleceğin sadece bir kader olmadığını, geleceğin bir takım bilinçsiz ve bilgisiz din adamlarının tekelinde olmadığı, falcılık günlerinin çok gerilerde kaldığının bir göstergesidir. Toplumlar hayatlarını bu şekilde düzenleyemezler. Refaha erişemezler. SÜRDÜREMEZLER.
İsa’nın doğumundan yüzlerce yıl önce, gökyüzünün haritaları çizilmiş, İskenderiye’nin büyük kütüphanesi kurulmuş, Öklit geometrisi öğretilmeye başlamıştı diyor Peter L.Bernstein. Yani İsa’dan çok önce, insanoğlu risk almaya başlamış, geleceğini belirlemek için savaşmış, gemiler yapmış, yıldızların ve güneşin hareketlerini incelemeye başlamıştı.
Riskin, ciddi olarak incelenmeye başlaması ise, insanların geçmişin baskı ve sınırlamalarından kurtulduğu, bağnazlığa ve dayatmaya karşı açıkça savaşın açıldığı Rönesans döneminin katkılarıyla olmuştur. Açıklamaya çalıştığımız; riskin sağladığı akılcılık sayesinde aldığımız kararların verdiği imkânlar sonucunda batıl inançlara ve anlamsız geleneklere, geçmiş zamanların insanları kadar bel bağlamıyoruz. Bağlamamalıyız.
Cengiz HERGÜNLÜ