Sosyal ağlar :

PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUHASEBE STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

   DUYURULAR

KOBİ FİNANSAL DAVRANIŞ YAKLAŞIMLARI-Cengiz HERGÜNLÜ (Mali Makale)



 

Sanayi devriminin -özellikle İngiltere ve Bati Avrupa’da- gelişmesi ile eşdeğer olarak, aynı anda teknolojilerin, yeni endüstrilerin gelişmesi de tetiklemiş, firmalar yeni teknolojileri elde edebilmek için yoğun biçimde yeni kaynaklara ihtiyaç duymaya başlamışlardır.

 

Bu yüzyılda da yatırım yaparak büyümeye çalışan birçok işletme, kaynaklarının önemli bir kısmını dış kaynaklardan bulma eğilimdedir. KOBİ’ler, bu anlamda, sınırlı öz sermayeye sahip olduklarından, en fazla dış kaynağa ihtiyaç duyan işletmelerdir. Çünkü gelişmekte ülke durumunda olan Türkiye’de, KOBİ’ler mevcut kredi kaynaklarından sadece yüzde 4’ civarlarında yararlanma imkânı bulabilmektedirler.

 

Kıt olan finans kaynaklarıyla büyümeye çalışan KOBİ’lerin, finans kaynaklarını etkin biçimde değerlendirebilip değerlendiremedikleri, kısaca işletme finansal yönetimi konusuna nasıl yaklaştıkları, sahip yönetici konumunda olanların davranış biçimlerinin nasıl şekillendiği önem arz etmektedir.

 

Bu yaklaşımları yorumlayabilmek için Dünya’da, finansal ilerlemenin nasıl geliştiğine dair kısaca bir bakmamızda fayda var;

 

18.yüzyılın sonlarında, Bati Avrupa da başlayan birinci sanayi devrimi dönemlerinde, Osmanlı İmparatorluğu, sanayi devrimindeki gelişmelere ayak uyduramadığından, finansın gelişmesini yine sanayisi gelişmiş ülkelerin kaynaklarına bakarak açıklamamız gerekiyor.

 

Bu bağlamda Finansal Yönetim 1900’lerin başına kadar ekonominin bir dalı olarak kabul edilmişken, 1950’li yıllara kadar finans kavramı sadece para bulma veya fon tedariki olarak anlaşılmıştır. Daha sonraki yıların başlarından itibaren ayrı bir Finans dalı olarak işlem görmeye başlamasıyla birlikte, fonların tedarikinin yanında, fonların yatırımıyla da ilgilenilmeye başlanmıştır.

 

Ülkeler arasında görülen hızlı ekonomik kalkınmalar, teknoloji ve piyasalardaki hızlı değişmelerle birlikte artan rekabet baskıları, sermaye fonlarının alternatif kullanım yerleri arasında daha dikkatli ve sistemli bir biçimde dağıtılmasını gerektirir hale gelmiştir.

 

Firma bilançosunun pasif değerlerini oluşturan kaynakların tedariki yanında, bu kaynakların aktif varlıklar arasında bulunan çeşitli iktisadi değerlerin nasıl bir dağılım göstermesi gerektiği de finans dalının uzmanlık alanına girmektedir.

 

Anlaşılıyor ki; Finans yönetiminin görevleri arasında artık yalnız firmaların gereksinme duyduğu kaynakların sağlanması yanında, yatırım politika ve stratejilerinin belirlenmesinde de fazla önem arz etmektedir. Hatta firmanın büyüklüğü ve büyüme hızı ne olmalıdır konularını finansal yönetime dahil edebiliriz.

 

İşletme finansmanının temel uygulamaları bakımından, sonuçları etkileyen finans sorunları konusunda büyük veya küçük işletmelerin, yönetim işlevleri bakımından bir fark olmadığını belirtmek isterim.

 

Büyük-küçük firmalar arasında böyle bir fark olmamasına rağmen, bazı KOBİ’lerde, asıl sorumluluğu dahilinde olan işletme amaçlarını dahi belirlemeyen ve birimlere dağıtmayan sahip yöneticiler, sadece kâr odaklı bakış açılarıyla, finansal kaynak ve yatırımlar konusunda tek başına kararlar alabilmekte, ihtiyaç duyulduğu anda fon bulabilecek eski banka yöneticilerini, firmalarına finans yöneticisi olarak dahil etmektedirler.

 

Geçmiş dönem verilerine göre değerlendirme yapmak, kaynak yatırım dengesini görmek ve güncellemek isteyen finans müdürlüğüne, ilgili veriler verilmemekte veya verilse bile vergisel kaygılarla bu veriler gerçeği yansıtmamakta olduğundan, güncel finansal durumu gösterecek raporlar oluşamamaktadır. İhtiyaç duyulduğu anda kaynak yaratmaya çalışan finans müdürlüğü muhasebe müdürlüğünün çıkardığı raporlara göre kredi peşine düşmekte, kredi bulabildiği müddetçe rağbet görmekte olup, aksi durumda işletmeyle ilişiği kesilmektedir. Birçok durumda, bundan sonraki kaynak yaratma, fon bulma işlemi muhasebe müdürlüğünden mali işler müdürlüğüne getirilen kişi tarafından yürütülmektedir. Aynı ücrete terfi yapılmaktadır.

 

Bu şekilde, muhasebe iş ve işlemlerinden sorumlu olan kişi tarafından ayrıca finans iş ve işlemlerinin dahil olduğu şekilde olan bir finansal yönetim şekli de geçerli olabilir. Fakat işletme finansının kendi kuralları vardır ve bunların hangi müdür tarafından yapılıyor olursa olsun,  aşağıdaki gibi, KOBİ olsa dahi aşağıdaki gibi basit şekilde olsa bile uygulanması gereken süreçleri vardır.

 

A-Sahip yöneticiler öncelikle işletme amaçlarını belirleyip yazılı hale getirmelidirler.

 

B-Bu amaçlara uygun bütçeler oluşturulmalı ve planlama yapılmalıdır.

 

C-İlgili planlara uygun olarak mali işler müdürü tarafından yönetim tarafından belirlenen amaçlara uygun finans politika ve stratejileri belirlenmelidir.

 

Aksi takdirde finansal planlama aşamasında, sadece muhasebe bilanço kârıyla yetinilmekle kalınır. Oysaki tek başına kârı amaç edinmek gelecekte oluşabilecek risklerin dikkate alınmamasında, göz ardı edilmesine etken olmaktadır. Çünkü kârın nasıl bir kâr olması gerektiği konusunda da belirsizlikler bulunmaktadır. Örneğin; Kârdan kastedilen kısa veya uzun dönemli kâr mı, kâr oranı mı veya kâr tutarı mıdır?

 

Kar ile risk arasında dolaysız bir ilişki vardır, risk arttıkça karda artmakta, risk azaldıkça karda azalmaktadır. Kâr konusu dahil,planlama yapılmadığı takdirde bu ilişkiyle tutarsal bağlantılar kurmak oldukça zordur.

 

Ayrıca finansal kararlar alabilmek, yatırımları planlayabilmek için finans ilgililerinin finansal piyasaların işleyişi, finansal kurumlar, vergi, fon maliyetini oluşturan faktörlerin, faiz oranları ve faiz oranlarını oluşturan faktörlerin, enflasyon, merkez bankası politikalarının, cari açık, ödemeler dengesi gibi konularda bilgi sahibi olunması ve güncel gelişmelerin takip edilmesi gerekir.

 

Finans işlemlerinin sorumluluğunu taşıyan yetkililer aynı zamanda muhasebe iş ve işlemleriyle de ilgileniyorsa yardımcı sayısı artırılıp, güncel gelişmeleri takip edebilmesi için aynı zamanda internetin ilgili kurum ve sitelerinde gezinmesine müsaade edilmesi gerekir.

 

Finansın sadece fon sağlamaya yönelik önemi 1950 yıllarına kadar devam etmiş ve sonrasında bunun verimsiz olduğu kabul edilmiş olduğu göz önünde olmasına rağmen, finans işlemlerine, ihtiyaç duyulduğu anda kaynak bulunması zihniyetiyle yaklaştığımız takdirde, ekonomik krizler oluşturan bazı risklere karşı tedbir almaya ve proaktif olmaya da hiç gerek olmayıp,1950 yılında kalmaya devam edilebilir.

 

Yaşanmışlıklardan edinilen tecrübelere göre kaleme alınmıştır. Genelleme yapılmasında bence bir sakınca yoktur.

 

Faydalı olması dileğiyle

Cengiz HERGÜNLÜ

SMMM-Bağımsız DENETÇİ