Sosyal ağlar :

PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUHASEBE STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

   DUYURULAR

BİLANÇO AFLARININ, KOBİ FONLARINA ETKİLERİ.-Cengiz HERGÜNLÜ (Mali Makale)


 

1950’li yıllardan itibaren finansal analizlerin geliştirilmesi, yeni teorilerin bulunması, kullanılması, finans pratiğinin her geçen gün artması ve en sonunda ‘’finans mühendisliği’’ yönünde önemli gelişmeler sağlayan finans bilimi, ne yazık ki, KOBİ’lere, kolay erişilebilir likit fonlara sahip olabilmeleri anlamında bir finansal yöntem geliştirememiştir.

 

Finans bilimi, bu anlamda, bütün işletmelere eşit davranmış, fon sağlamanın yeterli ölçüt ve kısıtlamalarını analiz edebilecek pek çok finans pratiğini, aslında, her türlü beklentiye cevap verebilecek şekilde ilerletmiş ve ilerletmeye devam etmektedir.

 

Finans tekniği ve pratiği yönünde atılan bu önemli adımların, işletme verilerinin finansal sonuçlara uygulanabilecek verilere uygulanabilmesi yönünde bir engelleme yoktur. Finans bilimi, böyle bir kısıtlama getirmemiştir. İşletmelerin, özellikle KOBİ’lerin, finansal raporlamaya hevesli olmaları yeterlidir.

 

Bütün firmalarda olduğu gibi, KOBİ’ler açısından da, parasal giriş ve çıkışlarda, miktar ve zaman bakımından farkların ortaya çıkması, bazen bu farkların büyük olması, önemli riskler yaratmaktadır. Finansal teknikler ile bu farklarının yarattığı riskleri azaltabilmenin öngörüsü sağlanabilir.

 

İşletmenin satışları ile finansman gereksinimleri arasında önemli ve dolaysız bir ilişki vardır. Satışların artması, işletmelerin stok, alacak ve likit varlıklarında artışa neden olur. Başka bir anlatımla işletmelerin belirli bir satış hacmine ulaşabilmeleri için, döner varlıklara yatırım yapmaları gerekir.

 

Döner varlıklara yapılacak yatırımlar ise  ‘’nakit yönetimini’ gerektirir, nakit yönetiminde en önemli faktör, zaman faktörü olduğuna göre ‘’,nakde dönüşüm sürelerinin’’ hesaplanmasına ihtiyaç doğar.

 

Nakde dönüşüm süresi, stokta geçen süre ile alacakların tahsilinde geçen sürelerin toplamından borçların ödeme süresinin çıkarılmasıyla bulunur.  [NDS= (SGS+ATS)-BÖS].Bu formülün işletme içinde kullanılabilmesi yanında, işletmeye kredi verenler tarafından da kullanılmaktadır. Dolayısıyla işletmelerin finansman sağlayabilmelerinin ilk koşulu, finansal işletme verilerine olan güvenin sağlanmasıyla olmaktadır.

 

Fon sağlayıcıların, kredi verme aşamasında ilk baktıkları veriler mali raporlar olmaktadır. Nakde dönüşüm süresinin hesaplanabilmesi için stokların, alacakların ve borçların rapor görünümlerinden yararlanılmaktadır. Eğer stokta olmayan malzemeler stokta görünüyorsa veya tam tersi bir durum oluyorsa, bu durum aynı zamanda işletme borçları, alacakları gibi verilerin sonuçlarına olumsuz etki etmektedir. Gerçekleri yansıtmayan verilerle uygulanan finansal uygulamalar neticede doğru sonuçlar vermeyecektir.

 

Yanlış veriler ile yapılan finans analizlerinde, işletme finansal anlamda,  gereğinden iyi veya kötü bir rapor görünümü sergileyecektir. İyi durumda görünen işletmeyi, fon tedarikçileri, fiziksel anlamda basit bir fiziki denetimle dahi, gerçeğe uygun olan işletme mali durumunun ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir.

 

Yapılan araştırmalar neticesinde fonların, fon ihtiyacı olan işletmelere transferlerinde yaşanan zorlukların başında, işletmelerin muhasebe verilerine olan güvensizlik gelmektedir. İşletme varlıklarının gerçekleri yansıtmaması, menkul kıymet ticareti yapan aracılara olan güvensizlik ve benzeri nedenler sayılmaktadır.

 

Son zamanlarda çıkarılan vergi afları ise, her ne kadar bilançoların düzeltilmesini amaçlıyor olsa da, afların devamlılık arz etmesi, ardışık hale gelmesi, kamuoyunda, bilançoların yanlış verilerle çıkmasının bir önem arz etmemesine, değer taşımamasına neden olmaktadır. Çıkarılan bilanço afları her ne kadar bilançoların stoklar, nakit değer ve ortak carileri açısından düzeltilmesi için fırsatlar yaratıyor olmasının yanında, kısa bir süre sonra, af alışkanlığının sonucunda, mali verilerin bozulması kısa süre sonra tekrar devam etmektedir.

 

Aflar sonucunda düzeltilen hesaplar, finansal veri sağlayan medyan analizlerinde tekrar ortaya çıkmakta, bu durum, fon sağlayıcılar tarafından işletmelere daha ihtiyatlı ve temkinli yaklaşılmasına, daha detaylı denetim ve araştırma yapılmasına ölçüt teşkil etmektedir.

 

Fon sağlamakta zorlanan KOBİ’lerin, finansal verilerine olan güvensizlik, zorluğu daha artırmakta, izah etme ve savunma mekanizmalarını daha başlangıçta zayıflatmaktadır.

 

Faydalı olması dileğiyle

 

Cengiz HERGÜNLÜ

SMMM-Bağımsız DENETÇİ