Sosyal ağlar :

PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUHASEBE STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

   DUYURULAR

Ekonomide, insanın sosyal davranışlarının dikkate alınması zamanı - Cengiz HERGÜNLÜ (Mali Makale)


 

Ben bir ekonomist değilim. Fakat kişilerin, şirketlerin, mikro ekonomik gelişmelere göre alınan kararlar sonucunda, alınan kararların öncesinde, insanın içinde bulunduğu toplumun karşılıklı ilişkisel iletişimlerine bağlı davranışlarının sonuçları nasıl etkilediğini görmek, beni, bazı ekonomik yaklaşımların uygulanmasında birtakım eksiklikler olduğu sanrısına itmektedir. Yanlış alınan birçok ekonomik kararların sadece matematiksel, doğa kanunlarına (fizik kanunları) uygun ekonomik teoremlere göre uygulanması gerekliliğinin tek gerçek olarak kabul edilmesi, ekonomi anlamında alınan kararların tam da gerçekliği yansıtmıyor gibi görünmesine neden oluyor gibi gözükmektedir.

 

İnsan davranışlarının; gözlenebilen ve deneysel araştırmalara bilimsel olarak dayanması gerekliliği yaklaşımları insanı tek bir davranış biçimiyle; fayda ve kâr maksimizasyonuna indirgenen teorilerin araştırılmasına neden olmuştur. Fakat varlığı inkâr edilemeyen sosyal bilimlerin bir parçası  olan ekonominin, bireylerin toplumsal eylem, davranış ve psikolojik çeşitliliğinin iktisat teorilerinin içine alınması gibi bir durum söz konusu olmakla birlikte uygulanabilir duruma getirilebilmelidir. Oysa gözlemlediğimiz zaman, geçen süreçler dâhilinde, ekonomide ve diğer sosyal bilimlerde, bilimselliğin ölçütünün salt “ölçülebilirlik” ve “hesaplanabilirlik” ile sınırlandırılmasına yol açmaktadır. Paradigma böyle yürütülmektedir. Oysa insan oldukça karmaşık duygu ve düşüncelere sahip “sosyal bir varlıktır.”

 

Rasyonel davranış ve faydacılık konusunda, KOBİ’lerin ilk kuruluş aşamalarında genellikle eş, dost ve akrabalardan alınan küçük tutarlar ile kurulan işletmelerin -hepsi dâhil olmamakla birlikte- eldeki verilere göre bir analiz ve planlama yapılmadan kuruluş gerçekleşmekte, finansal yönetim anlayışına değil sahip olmak, bakkal usulüyle faaliyetler devam etmektedir.

 

Pazarlama faaliyetleri; önceden aynı iş konusunda çalışılan bir firma varsa, özellikle, o firmanın müşterilerine daha düşük fiyat verilerek yapılacak satış faaliyetlerine güvenilebilmektedir.

 

Sözleşme yapılmadan, el sıkışmaları sonuçlarına göre anlaşmalar yapılmakta, düşük fiyatla satış yapılması aşamasından sonra, maliyetlerin karşılamaması sonucu fiyat yükseltilme isteği neticesinde  müşteriler kaybedilmekte, kurumsallaşma sürecine ait konular ise hiç gündeme gelmemektedir.

 

Daha kuruluş aşamasında; hatalı gelişen kısaca açıklamaya çalıştığımız bu yapılanmalar sonucunda, işletme mali sıkıntıya girse bile bütün bu gelişmeler dikkate alınmadan, bir eleştirisi yapılmadan eş, dost, akraba ve benzeri yakın ilişkiler kurulan toplum bireyleri destek vermeye devam edebilen davranış biçimleri sergileyebilmektedirler. Ait olunan toplumun geleneksel-kültürel yapısında, geçmişten gelen aile bağlarının, arkadaş ve dostların vefasal yaklaşımları bireyleri böyle davranışlara doğru itebilmektedir. Oysa salt ölçülebilirlik ve hesaplanabilirlik gibi bilimsel göstergeler dikkate alınarak hareket edilseydi, KOBİ’nin hemen dağılmasının, dağıtılmasının gerekliliğine karar verilirdi.

 

Bilimsel ve rasyonel olmak, ampirik çalışmalar yapmak, gözlem ve deneylere dayalı ölçülebilirlik doğa kanunlarının uygulanması doğrultusunda atılan adımların doğruluğu, gerçekliği ve kesinliği muhakkak yadsınamaz. İlerlemenin sağlanabilmesi için “bilimsel fayda” yaratan gelişmeler böyle olmak zorunda. Aksi düşünülemez. Fakat ekonomiyi de içine alabilecek şekilde, sosyal bilimlerde üretilen bilginin “üretildiği toplumdan, algılama biçiminden, değer yargılarından” bağımsız düşünülmesi, insan unsurunu tek elbise giyen bireyler haline getirmekten öteye gidemez. Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler için aynı şeklide uygulanmaya çalışılan ana akım ekonomi -neoklasik kapitalist sistem- kuralları aynı şekilde uygulanamaz. Bilim insanının iktisadi ve toplumsal gerçekliği, “bilginin üretildiği toplumdan farklı olamaz.” Neo kapitalist sistemin ürettiği paradigmalar, üretildiği ülkeler içinde geçerli olan toplumsal yapının sosyolojik, siyasal, kültürel ve eğitim -toplumun psikolojik motivasyon çeşitliliği de dâhil olmak üzere- yapısından meydana geldiğine göre -bu paradigmalar en azından ülkemizde oluşmadığı için- bilginin üretildiği topluma ait bireyler için daha rasyonel sonuçlar doğurabileceği yönünde başat bir sonuç vermesi doğaldır. Ülkelerin, krizler karşısındaki konjonktürel ekonomik davranışları buna önemli bir örnek oluşturmaktadır. Her ülkenin,  aynı uygulamalara zorlanması, mekanik uygulamalara bağlanmış nedensellik ilişkileri doğurur.

 

ABD de yaşanan ilk büyük kriz olan 1870 ekonomik krizinin, -Büyük Depresyon- fiyatlardaki düşüşlerden kaynaklandığı, fiyat düşüşlerinin ise; emeğin parasal tutarının kısmen düşüşü, artan yatırımlar ile  verimliliğin maliyetlerin düşmesine bağlı olmasına bağlanırken, kârların düşmesinin nedenleri tam olarak anlaşılmamış, maliyetlerdeki azalma, fiyatlardaki düşüşten daha fazla ise, fiyatların düşmesine rağmen kâr oranlarının yükselmesi mümkündür. Bu gelişmeler ekonomistlerin şüphe duymasına, başka çözümler aramasına neden olmuş, Nedenlerin arasında insan psikolojisinin, karamsarlığa bağlı davranışların etkili olduğu gibi sonuçlara da bağlı olduğu gibi, bireylerin sosyal davranışları ve aralarındaki ilişkilerin bilinerek ekonominin incelenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır.

 

Sonuç olarak; o dönemden itibaren, ana akım ekonomi teorisi olan kapitalizmde uygulanan sadece rasyonel, faydacı ve arz talep gibi matematiksel teoremlerin yeterli olmadığı, özellikle insan, firma ve piyasa davranışlarının farklı bakış açılarıyla yorumlanan yeni bir takım yaklaşımların geliştirilmesi hipotezlerinin gerekliliği kabul edilmeye başlanmıştır.

 

İnsan davranışlarının dolaylı bir yönü olan “beklentilerin” ekonomiye yön verdiği araştırma konularına dahil edilmeye başlanmış olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

 

Yararlanılan Kaynak:
İktisat Metodolojisi, s.1